Avrupa’da şirket kurmak isteyen girişimciler için en çok karşılaştırılan iki ülke Almanya ve Litvanya’dır. Her iki ülke de Avrupa Birliği üyesidir, güçlü ekonomik yapılara sahiptir ve girişimcilik için farklı avantajlar sunar. Ancak şirket kurma süreçleri, vergi rejimleri, oturum izni imkanları ve işletme maliyetleri açısından ciddi farklar bulunur. Bu farkları bilmek, iş planını doğru kurmak ve uzun vadeli strateji belirlemek açısından büyük önem taşır.
Almanya, Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olması nedeniyle iş dünyasının merkezlerinden biridir. Mühendislik, yazılım, lojistik, otomotiv, sağlık teknolojileri ve danışmanlık firmaları için güçlü bir pazar sunar. Almanya’da en çok tercih edilen şirket türü “GmbH” modelidir. GmbH kurmak için 25.000 € sermaye gereklidir; bunun en az 12.500 €’luk kısmı başlangıçta banka hesabına yatırılmalıdır. Bu sermaye şartı bazı girişimciler için zorlu olabilir ancak Almanya’nın kurumsal prestiji, iş fırsatları ve yatırımcı güveni açısından önemli avantaj sağlar.
Litvanya ise Avrupa’da hızlı yükselen girişimcilik merkezlerinden biridir. Şirket kurma süreçleri oldukça hızlıdır ve maliyetler Almanya’ya kıyasla çok daha düşüktür. “UAB” olarak bilinen Litvanya şirket modeli için 1.000 € gibi düşük bir sermaye yeterlidir. Hem bürokratik işlemler hem de vergi kayıt süreçleri Almanya’ya göre çok daha hızlı sonuçlanır. Bu nedenle özellikle düşük bütçeli girişimciler, e-ticaret firmaları ve dijital şirketler Litvanya’yı sıkça tercih etmektedir.
Vergi oranlarına bakıldığında iki ülke arasında dikkat çekici farklar vardır. Almanya’da kurumlar vergisi ortalama %30 civarındadır (federal vergi, yerel vergi ve dayanışma payı dahil). Buna karşılık Litvanya’da küçük ölçekli işletmeler için kurumlar vergisi %5, standart oran ise yalnızca %15’tir. Bu fark, özellikle dijital hizmet sunan ve global pazara yönelik çalışan şirketler için büyük bir avantaj oluşturur.
Çalışan maliyetleri açısından Almanya oldukça yüksektir. Sosyal güvenlik primleri, sağlık sigortası ve işveren yükümlülükleri toplam çalışan maliyetini ciddi şekilde artırır. Litvanya’da ise sosyal güvenlik giderleri ve maaş seviyeleri çok daha düşüktür. Bu nedenle yazılım, tasarım ve dijital pazarlama gibi ekip kurmaya odaklanan start-up’lar Litvanya’yı daha uygun bulur.
Oturum izni açısından bakıldığında Almanya daha katı bir sisteme sahiptir. Şirket kurmak tek başına oturum hakkı sağlamaz; iş planının Almanya ekonomisine katkısı, istihdam yaratma potansiyeli ve şirketin gerçek faaliyet göstereceğine dair kanıtlar gerekir. Ayrıca şirket kurucusunun profesyonel geçmişi ve sektörel uygunluğu da değerlendirilir.
Litvanya’da ise şirket kuran girişimciler için oturum izni almak daha kolaydır. İş planının mantıklı olması, sermaye girişinin yapılması ve şirketin gerçek bir faaliyet göstereceğinin kanıtlanması genellikle yeterlidir. Başvurular daha hızlı sonuçlanır ve girişimciler için düşük bariyerli bir model sunar. Bu da Litvanya’yı önemli bir Avrupa girişim merkezi hâline getirir.
Almanya’nın en güçlü avantajlarından biri pazar büyüklüğü ve kurumsal prestijdir. Almanya’da şirket kurmak, dünya genelinde güçlü bir güven oluşturur. Ayrıca Avrupa’nın en gelişmiş lojistik altyapısına sahip olması, özellikle üretim ve ihracat odaklı şirketler için büyük avantajdır. Litvanya ise daha küçük bir iç pazara sahip olsa da Avrupa Birliği içinde serbest ticaret avantajı sunar.
Sonuç olarak; Almanya, yüksek sermayeli, büyük ölçekli, kurumsal yapılanma hedefleyen ve uluslararası prestij isteyen girişimciler için mükemmel bir hedefken; Litvanya düşük maliyetli yapı, hızlı kurulum, düşük vergi oranları ve esnek oturum süreci sayesinde özellikle teknoloji ve dijital girişimler için ideal bir seçenektir. Hangi ülkenin doğru olduğu girişimcinin bütçesine, iş modeline ve uzun vadeli beklentilerine bağlıdır.
Schengate olarak Almanya ve Litvanya şirket kurulum süreçlerinde baştan sona danışmanlık sunarak, en uygun ülkenin seçilmesinden şirketin kurulmasına, vergi planlamasından oturum izni başvurusuna kadar tüm süreci profesyonelce yönetiyoruz.